- Beyaz Sayfa
  - Binalarda Yapılarda Tadilat
  - Bostanbükü Içmecesi
  - Ekonomik Yorum
  - Filyos Limanı
  - Hastane Mühendisliği

30 YIL ÖNCE SÖYLEDiK HALA YAPILMADI !! SEÇiM BiLDiRiMiNi GÖRMEK iÇiN TIKLAYINIZ

IRAK SAVAŞI

Amerika Birleşik Devletleri'nin ve İngiliz Devletinin yetkilileri ve Irak savaşında karar merciinde bulunanlara birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum.

 

Mısır, Roma, Hindistan, Arabistan Yarımadası'nın tarihlerini okuyun, Irak'ın tarihini okuyun, Kerbela'nın tarihini okuyun. Çanakkale Savaşı'nın gerçeklerini görün. Sırlarla dolu, gizemli tarihi gerçekleri öğrenin.

 

İngiltere'nin Çanakkale Savaşı ile ilgili olarak Avustralya Hükümetinden askeri yardım istemesi ve Avustralya Hükümetinin Anzaklar'ı Çanakkale'ye gönderme kararı üzerine, Avustralya'da yaşayan Konyalı Kasap Hasan ile Malatyalı Dondurmacı Ali'nin Avustralya Hükümet yetkililerine müracaatla, "Biz Türk'üz, bizim milletimizle savaşmaya asker gönderemezsiniz, yoksa biz de burada sizlerle savaşırız." demişlerdir. Avustralya'nın yetkilileri de "Sizler kaç kişisiniz ki, bize kafa tutuyorsunuz." demişlerdir.

 

Amma o yiğitler iki kişi olarak Avustralya ordusuna savaş açmış, Avustralya ordusu alarma geçmiş ve büyük kayıplar vermişlerdir. Yüzlerce ölü veren Avustralyalılar, kendileri ile bir ordunun savaştığını zannetmişler ama şehit olan Kasap Hasan ile Dondurmacı Ali'nin olduğunu görünce şaşırmışlardır.

 

Çanakkale Savaşı'nda da İngiliz donanması, Avustralyalı, Anzaklı askerleri gündüz güneşli bulutsuz bir havada Türk topraklarına çıkartmaya başlamışlar ve o an havada beliren iki buluttan bir tanesi Anzak askerlerinin üzerine gelerek bir müddet sonra da kalkıp gitmiştir. Tabii ki Anzak askerlerini tüm teçhizatları ile birlikte olayı seyreden İngiliz birliklerinin komutanı general ve her iki tarafın savaş muhabirleri bu durum karşısında dehşete düşmüşler. O savaşta görevli olan ve sonra Lord olan komutan, "Allah Türkleri Koruyor Mu?" isimli bir kitap yazmıştır. Bu sır dolu olaylardan dolayı Avustralyalılar her yıl Çanakkale'ye gelmektedirler ve dua etmektedirler.

 

Dünya boş değildir. İnsanların kaderi olduğu gibi, devletlerin, milletlerin, hatta dünyanın da bir kaderi vardır. Bizler, yaşadığımız dünyayı cansız bir madde olarak görmekteyiz. İnsanlar dünya üzerinde milyarlarca ton maddeyi bir yerden diğer yere naklediyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar. Dünyanın balansını bozuyorlar, canlıların yaşamalarını engelleyici bir şekilde doğayı tahrip ediyorlar, amma cansız gibi gördüğümüz dünya, okyanuslarla dengelemeleri yapıyor, balansını ayarlıyor. Yanardağ faaliyetleri ile ve yer kabuğu hareketleriyle yaşamını idame ettiriyor. Biz insanlarca doğal olaylar ve felaketler olarak gördüğümüz fırtınalar, tayfunlar, hava hortumları, girdaplar, depremler, iklim değişiklikleri gibi olaylar hattı zatında dünyanın, kendisini yenileme, insanların - canlıların hayallerini idame ettirmeleri için yaptıklarıdır.

 

Dünyayı yönettiğini sanan liderlere birkaç konuyu da hatırlatmak isterim. Irak savaşının yaşandığı bölgeye bakın, tarihini inceleyin, yaşayanların kan bağına, göbek bağına bakın. "Kardeş kardeşi bıçaklamış, kalkmış kucaklamış" sözünün manasını anlayın. Kardeş kardeşi vurur ama dış saldırılarda da korur.

 

Ortadoğu'nun bugünkü durumu sizleri aldatmasın. Tarihi gerçekler göz ardı edilmesin, bir anda tüm Ortadoğu'nun silahları Amerikan ve İngiliz askerlerinin üzerine ateşlenebileceği göz ardı edilmesin. Arapları ve diğer milletleri o milletten olanlarla sömürebilirsiniz. Hiçbir millet kendinden olmayan idarecileri kabullenemez.

Ortadoğu'daki Amerikan yanlısı idareciler de bu savaşın verdiği hırs ve kin ile ya öz varlıklarına dönecekler, yada ülkelerini terk edeceklerdir.

 

Olayların gelişmesini, tarihi gerçekleri de bilerek izlemek, insanlığı yok edici tutumlarından kaçınan, huzur ve sükutun sağlanacağı bir politika izlenerek, muhtemel bir dünya savaşının çıkabileceğini de göz ardı etmeden bu savaşı neticelendirmek gerekmektedir.

 

Kendini akıllı zanneden liderlere şunu da hatırlatmak isterim, Dünya alemini, canlıların yaşantılarını, hayvanlar alemini, yabani hayatın nasıl idame ettiğine bir bakın. Kurdun köpek yavrusunu emzirişini, köpeğin de kedi yavrusunu emzirmesini seyredin ve ibret alın. Mevcut teknolojilerle dünya çok küçüldü, bu dünya bütün insanlarındır. Bugün zengin olan insan, yarın fakir olabilir. Bugün zengin olan ülke de yarın fakir olabilir. Bu hakikatleri tarih okuyarak öğrenebilirsiniz.

 

İnsanların ömrü olduğu gibi, devletlerin de bir ömrü vardır. Devletlerin ömrünü kısaltanda zulümdür. Dünya bütün insanlarındır. Dünyada yaşayan tüm canlılarındır. Dünyada yaşayan, mikroplara, parazitlere, bakterilere, mikroorganizmalara bir bakın. İnsan gözünün görmediği bu varlıkların insanda yaptığı tahribatları, ölümcül hastalıkları bir düşünün. İnsanın vücut büyüklüğü ile bu varlıkları karşılaştırın ve ondan sonra düşünün, insanın gücünü ve akıl yapısını.

 

Bir tarafta tüm teknolojik silahlarla donatılmış maaşlı askerler, diğer tarafta ise ölmenin kurtuluş olduğunu, şehit olmanın yüce makamını bilen, şehit olabilmek için kükreyen askerler ve insanlar...

 

Tarihte olduğu gibi insanlara zulmeden - insan haklarını yok edenler her zaman yenilmeye mahkumdurlar... İnsanları, canlıları, dünyamızı sevelim. Sizin de, bizim de yaşayacağımız başka dünya yok... Sıhhat, saadet ve mutluluk içinde var olmanın, yaradılışın prensiplerine uyarak yaşayalım.

Saygılarımla,

 

Hikmet SİVRİ


Anasayfa
 
 
hikmetsivri@hikmetsivri.com