- Beyaz Sayfa
  - Binalarda Yapılarda Tadilat
  - Bostanbükü Içmecesi
  - Ekonomik Yorum
  - Filyos Limanı
  - Hastane Mühendisliği

30 YIL ÖNCE SÖYLEDiK HALA YAPILMADI !! SEÇiM BiLDiRiMiNi GÖRMEK iÇiN TIKLAYINIZ

ÜLKEMİZDEKİ ZORLUKLAR VE KISITLAMALAR

Ülkemizde o kadar çok garip uygulamalar var ki, insanı hayrete düşürüyor. Sizlere aklıma gelen birkaç örnek vereyim. Üniversite giriş sınavları, hiçbir beceri -yetenek kabiliyet aranmaksızın, sadece tüm öğrencilere, sayısal-sözel-eşit ağırlık ve lisan olarak 4 tip soru sorularak yapılan bir imtihan. Öğrenciler bu guruplarda ve Üniversite tercihlerinde, tek düşündükleri konu, üniversitede okumuş olmak-hazır bir iş garantisi.

 

Halbuki öğrencilerin kabiliyet-yetenek ve becerilerine yönelik bir eleme ve yönlendirme yapılabilse, o zaman okul bitirenler, mesleklerini sevecekler, mutlu olacaklar yaptıkları görevlerde de başarılara imza atacaklardır.

 

Öncelikle, ön lisans-lisans ve yüksek lisans eğitimi veren her okulun-bölümün bir alt kademesi olarak, Meslek okullarının obuası ve bu Meslek Okullarını bitiren öğrencilere ek puan verilmesi gereklidir. Ülkemizde en çok aranan ara elemanlardır Örnek verecek olur isek, Hukuk, Yapı Sanat, Sağlık, Eczacılık, Kimya, Laboratuar, vb. Meslek Liseleri.

 

Bolu, Anavatan Partisi Milletvekili Sayın Kazım OKSAY’ın açtığı,  Mengen AŞÇILIK Meslek Lisesi, AŞÇILIK Anadolu Meslek Lisesi, AŞÇILIK Meslek Yüksek Okulu’nun açılmasının ne kadar çok isabetli bir karar olduğu, bu gün mezun olanların durumu göstermektedir. Bu da gösteriyor ki her branşta ara elemanlara ve yüksek okullara-fakültelere ihtiyacımız vardır.

 

Üniversite ve Yüksek Okullara girişlerde imtihan olmamalıdır. Sadece, öğrencinin, kabiliyet-beceri ve yeteneklerinin tespit sınavı yapılmalıdır.

 

Düz Liselerin sayıları asgariye düşürülmeli, Meslek Liselerinin ve Meslek Yüksekokullarının sayıları ve çeşitlilikleri artırılmalıdır.

Kamuda çalışan Memur ve İşçilerin tayinlerinin de, istek harici yapılmaması gerekmektedir. Çünkü İnsan, istemediği yerde çalışamaz, çalışsa da istenilen verim alınamaz, Mecburi Hizmet uygulamaları da, her ne kadar zaruret olarak görülse de isabetli bir uygulama değildir. Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde ve bölgelerde özendirici uygulamalar yapılarak konunun halledilmesi gerekmektedir.

 

Yani, insanlar, istediği okullara gidebilmeli, okuyabilmeli, istediği yerde ve bölgede çalışabilmelidir. Demokratikleşmelerini tamamlamış, insan haklarının azami uygulandığı ülkelere baktığımızda Renim yazdıklarımın yapıldığını görürsünüz. Devletlerin kurulması, anayasa – kanun – yönetmelik – tüzük - nizamnamelerin yapılması, tüm kamu kurum ve kuruluşların yapılanmasının yegane ve tek bir sebebi vardır, o da yönettiği-idare ettiği toplumun-insanların yaşamlarında, sıhhat-sağlık ve mutluluk içinde yaşamaları, can ve mal güvenliğinin sağlanmasıdır.    

Sağlık Hizmetleri Ülkemizin, mevcut anayasası ve kanunlarına göre, ülkede sınıf ayrımı yapılamaz. Ülkemiz İnsanlarının T.C. Kimlikleri ile sağlık sorunlarım halletmeleri gerekmektedir. Kanunlarımıza göre, hiçbir sağlık kuruluşu, Senin sağlık karnen yok, Ben Sana sağlık hizmeti veremem diyemez. Sağlık Karnesi yok diye sağlık hizmeti vermeyen sağlık kuruluşunu, hizmet alamayan vatandaş mahkemeye verse en ağır cezaya çarptırılır. Vatandaşının can ve mal güvenliğini,  T.C.Hükümeti ve Kanunları teminat altına almıştır. Emekli Sandığı-S.S.Kurumu-Bağ Kur gibi yapılanmaların sağlık karneleri ve uygulamaları çalışanlarından kesilen sağlık yardımları da yanlış bir uygulamadır.

 

Katma Değer Vergisini sağlık harcamaları olarak bir puan artırırsınız, adaletli bir sağlık fonu oluşturulmuş olur. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarım da birleştirirsiniz, T.C.Nüfus Cüzdanım gösteren her vatandaşın sağlık ihtiyaçlarını karşılarsınız.

 

Bir Kamu Kurumu,  diğer bir Kamu Kurumunu, yaptığı uygulamalar ile adeta engelliyor ve kelimenin tanı anlamıyla kazıklıyor. Konuyu bir saymaya başlasam kitaplar dolar ve olmaz böyle şey dersiniz.

 

Milli Prodüktivite Merkezi diye bir kuruluşumuz var. Ne iş yapar? Bir bileniniz var mı? Benim bildiğim kadarıyla, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının randımanlı çalışmaları için gözlemlerde bulunmak,  raporlar hazırlamak, uygulamalarını sağlamaktır.

 

Her Kurum ve Kuruluşumuz, kuruluş gayelerini yerine getirse tüm sorunlar çözülecek, İnsanlarımız daha sağlıklı ve mutlu yaşayacaklardır.

 

Bazı kişilerin, kendilerine krallıklar kurmak için, toplumun menfaatlerini hiçe sayarak birçok menfi uygulamalar yapması, Bizleri ve Ülkemizi istenmeyen sıkıntılara ve güçlüklere sokmaktadır. Bizler küçük menfaatler uğruna bu gibilerin uşağı olmadığımız an-zaman, bu gün yaşadığımız sıkıntıların tümünden kurtulacağız.

 

Garibime giden bir uygulama da, yasaklar. ”Buraya girmek yasak” gibi...

 

Kanunların amil hükümlerine baktığımızda, asıl olan Millettir-Halktır. Kamu Kurum ve Kuruluşlarının kuruluş kanunlarına baktığımızda, Millete-Halka hizmet için kurulduğunu görürüz. Hiçbir Kamu Görevlisi, Vatandaşına, ”Bugün git, yarın gel“ diyemez. Kanunlar önünde suç işlemiş olur.

 

Devletin, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, ana görev ve kullandıkları yetkilerin tamamının yegane ve tek gayesi vardır, o da Milletin, toplumun, düzenini temin etmek, sağlıklı bir yaşam sağlamak. Milletin ve Toplumun ekonomik olarak kalkınması için önderlik yapmak. Dünyanın mevcut yaşama düzeninde medeniyetin en üst düzeyinde müreffeh bir şekilde yaşamasını sağlamaktır.

 

Velhasıl kelam, herkes kapısının önünü süpürse, mahalle temiz olur misali, her fert üzerine düşen görevi yapsa Ülke kalkınır, Millet müreffeh bir yaşam sürer.

 

Bir birimizi dövmekten, iteleyip kakmaktan, örselemekten vazgeçsek, cennet gibi vatanımızda cennetteymiş gibi yaşarız. Bir ömürde, yaşadığımızı bilerek geçirdiğimiz günleri ve saatleri bir hesaplayın ve hayatın gerçeklerini görün, bazı yaptıklarımızın ne kadar lüzumsuz olduğunu yaşadığımız günleri sayısında görürüz. Hani derler ya, “Üç günlük ömür için değer mi?” diye... Öyle ise üç günlük ömürde, değeri olanları yapalım, mutlu olalım, çevremizi mutlu edelim...

 

Sayın okurlarım, yazı yazmaya başladığım zaman, düşünceler bir zincirin baklaları gibi diziliyor, yaz yaz bitmiyor, Sizleri fazla sıkmadan, burada noktayı koymak istiyorum. Tüm güzellikler Sizlerle birlikte olsun.

Saygılarımla,

 

Hikmet SİVRİ

 


Anasayfa
 
 
hikmetsivri@hikmetsivri.com