Bilmeden yapılan yanlışlıkların verdiği zarar pek dokunmaz. Bilmek mecburiyetinde olup da, öğrenmeden, bilenlere sormadan yapılanlardan dolayı doğan zarar, verilen zarardan çok daha büyük yaralar açabilir. “kırk defa ölç, bir defa biç”, “Bir işin kırk çeşit yapılış tarzını bilirsen, bir çeşit yapılış tarzını bilene sor. Belki o kırk birincidir ve birincisidir”
Bu ve benzeri söylenmiş atasözlerimizin açıklamasını yapmak için kitaplar dolusu anlatımda bulunmak gerekmektedir. Şahsi işlerde yapılan yanlışlıklar, kişinin yalnızca kendisini ilgilendirir. Ama milletin, memleketin, ülkenin ve bölgenin menfaatlerini ilgilendiren konular, hem kişinin kendisini ve de karar verdiği iş dolayısıyla toplumu ve toplumları ilgilendirir, büyük maddi ve manevi yaralar meydana getirir. Ben yaptım oldu, ben bilirim, bildiğim yolda yürürüm mantığı toplumsal kararlarda pek de makbul değildir.
Bildiğini zannederek verilen kararlar ve kendi bildiğin yolda toplum adına yürümek, çok hızlı gitmekte olan trene, uçağa vasıtaya çarpmaya benze. O zaman ben ne yaptım diyecek zaman ve zemin dahi bulunamaz. Duvara çarpmak ile hızlı giden bir cisme çarpmanın mukayesesini yaptığımızda, kişinin kendi adına yaptığı yanlışlık ile toplum adına yatığı yanlışlıkların getireceği zararların mukayesesinde benzer sonuçlar çıkar.
Kendi şahsi işlerinin büyüklüğüne göre ve toplumsal karar mekanizmalarında en önemli müessese, danışma kuralları, müşavirlik sistemleridir. Demokrasinin önünde ve demokratik sistemlerin işleyişinde, doğruların bulunmasında en büyük etken muhalefettir.
Beyler, bilhassa toplum adına alacağımız kararlarda ve yapacağımız uygulamalarda, Size göre ters, aksi gelen tezleri ve görüşleri de dinleyin, bakın, görün, öğrenin ve de doğru olanı bularak karar verin ve uygulayın. Ben bilirim, yaparım, yaptırırım komplekslerini bırakalım. Saygılarımla
Hikmet SİVRİ
Makine Mühendisi
19 Mart 2005
Anasayfa
