Demokrasi ve Cumhuriyet kelimelerinin ana statüsü, kavramı, toplulukların kendi istekleri doğrultusunda, oyları ile verecekleri vekaletnamelerle, yöneticilere yasalar çerçevesinde yetki devridir. Verilen bu yetkiler, adeta bıçak ve makasa benzer. Bıçak ile yemek yaparsınız ve afiyetle yersiniz, yedirirsiniz. Bıçak ile insanı yaralarsanızı, sakat bırakırsınız hatta öldürürsünüz.. Sakat kalan ömür boyu çeker, ölen de bu dünyadan çekip gider. Ameliyat bıçağı ile hastanıza şifa verebilirsiniz veya yanlış bir uygulama ile sakat bırakabilirsiniz. Hatta ölümüne sebebiyet verebilirsiniz. Milletvekili, belediye başkanı, muhtar, il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi, meslek odaları ve kuruluşları yöneticileri, kooperatif ve benzeri kuruluşlar gibi, vatandaşın oy ile vekaletname yetkisi verdiği, ve görevleri, yetkileri yasalarda belirtilmiş olanların, görev ve yetkilerini kullanmada, yapılması gerekenleri yapmamaları veya öncelikli yapılması gerekenleri yapmaması, hatta yan gelip yatması, makam ve mevkisini caka satmakta kullanması veya temsilcisi olduğu toplumun geleceğini ipotek etmesini, bıçak ve makasın zararlı kullanmasına benzetebiliriz. Bıçak e makasın zararlı kullanılması, bir veya birkaç kişiyi mağdur edebilir, vekaletname ile görev ve yetki devrini yaptığımız, vekaletname verdiklerimiz ise, vekaletname verenleri, yani toplumu mağdur ederler.

 

            Milli Şef İsmet Paşa'nın bir sözü vardır. “Sizleri ikinci dünya savaşı yıllarında, o günün şartları içerisinde, aç açık bırakmış olabilirim ama, savaşa girmeyerek öksüz, babasız bırakmadım” demiştir. Bugün, içide bulunduğumuz zaman diliminde, en büyük savaş, ekonomik savaştır.

 

            Bu satırlardan seslenmek istiyorum. Milletten, toplumdan, vekaletname alarak iş başına gelen, makam mevkii ve yetki sahibi olan etkili ve yetkililerimiz, etkilerinizi ve yetkilerinizi, bölgemizin ekonomik kalkınmasına yönlendiriniz, işsizlerimize iş, aş temin edecek planlama ve uygulamalara başlayınız, bilmediklerinizi bir bilene sorunuz, veya ekonomik ve sosyal olarak kalkınan bölgelerimizin nasıl kalkındığını öğreniniz.

 

            Meşhur bir ata sözü vardır. “Hiçbirşey yapmasını bilmez isen, komşunun yaptığını yap”, derler. Siz de ekonomik ve sosyal olarak kalkınan bölgelerimizi gezerek ve ilgili yönetciler ile konuşarak yapılması gerekenleri öğrenin, yapın, yaptırın. Ağustos böceğini örnek almayın, arıları ve karıncaları örnek alın. Bir öğün karın doyuracak balığı vermeyin, balık tutmayı öğretin.

 

            Karabük, il, ilçe ve köyleriyle birlikte, tüm değerlerini ve imkanlarını tespit etmelidir. İçinde bulundğuumuz yüzyılın ekonomik ve sosyal gelişmelerinin analizini yaparak, kalkınma modeli ve sektörel planlamalarını en kısa zamanda yapmalıdır.

 

            Ülkemizin en çok fırsatlarının ve değerlendirilebilecek imkanlarının bulunduğu bir bölgede yaşamaktayız. Bölgemiz 200 bin işsizimize iş verebilecek imkana ve kapasiteye sahiptir. Seçilmişlerin, etkili ve yetkililerin, görevlerini ve yetkilerini belirleyen yasaların, sadece kısıtlayıcı yönlerini görmekten vazgeçerek, günümüzün zorunlu olarak yapılması gerekenleri yapmaları, paçalarını sıvayarak çamurlu, taşlı, dikenli, zahmetli yolda kararlı yürümeleri ve ekonomik kalkınmayı başlatmaları gerekmektedir.

 

            Bakalım , görelim, öğrenelim, öğretelim, değerlendirilmeyen değerlerimizi değerlendirelim, ekonomik ve sosyal kalkınmayı başlatalım. Tüm kurum ve kuruluşlar olarak, toplumun da katılımı ile el birliği güç birliği yapalım, geleceğimize umutla bakalım.

 

                                                                                                          Hikmet SİVRİ

                                                                                                          Makine Mühendisi

Anasayfa